AK Parti, TBMM Başkanlığı’na çok sayıda kanunda değişiklik öngören torba kanun teklifi verdi. Teklifte, İstanbul’da yapımı süren 3. havalimanı inşaatında ortaya çıkan yeraltı su kaynakları krizine yönelik düzenleme de yer aldı. Buna göre 5 bakandan oluşan ‘jeotermal kurul’ havalimanı, köprü ve otoyolların yapımına engel teşkil edecek yeraltı su kaynakları konusunda kamu yararını dikkate alarak karar verecek.
Buna göre, havalimanı, köprü ve otoyol yapımında yeraltı su kaynakları engeli ortaya çıktığında 5 bakandan oluşacak “jeotermal kurul” devreye girecek. Enerji, Kalkınma, Çevre, Sanayi ve yatırım kararına onay veren kurumla ilgili bakandan oluşacak Jeotermal Kurul, yatırımlarda yaşanan yeraltı sularıyla ilgili sorunda “kamu yararı” kriterine göre karar verecek. Jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme faaliyetleri ile devlet ve il yolları, otoyollar, demir yolları, havaalanı, liman, baraj, enerji tesisleri, maden petrol doğalgaz işletmeleri, su isale hatları gibi kamu yararı niteliği taşıyan yatırımların birbirini engellemesi, faaliyetin yapılamaz hale gelmesi durumunda jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme faaliyetleri ve yatırımla ilgili karar bu kurul tarafından verilecek. Bakan, hastane sözleşmelerini değiştirebilecek.
Öte yandan kanun teklifiyle Sağlık Bakanı, kamu özel işbirliği modeliyle yaptırılan şehir hastanelerine ilişkin ihale sözleşmelerini değiştirme yetkisi alacak. Bakan, zorunlu hallerde sözleşme ve ekleri üzerinde değişiklik yapabilecek. Ancak bu değişikliğin belirlenen maliyetin üzerinde bir artış getirme durumu söz konusu olduğunda karar Yüksek Planlama Kurulu’na sunularak onay alınacak.
Mahkeme, çevrecilerin endişelerini haklı çıkardı
İstanbul 4. İdare Mahkemesi, çevresel kaygılardan dolayı geçtiğimiz ocak ayında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kabul edilen 3. Havaalanı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporunun yürütmesini durdurdu. Kararda, ÇED raporunun görüşe açılması esnasında mevzuatta yer verilen ‘10 iş günü’ kuralına riayet edilmediği, başta orman alanları olmak üzere doğal alanların yok olacağına, içme suyu havzalarına geri dönülmez zararlar verileceğine, sulak alanlar, mera ve tarım alanlarının yok edileceğine dikkat çekilerek uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi raporu hazırlanması gerektiğine vurgu yapıldı. Mahkemenin kararı, çevrecilerin sürekli dile getirdiği çevresel kaygıları haklı çıkardı. 21 Ocak’ta yeni bir bilirkişi raporu hazırlanması gerektiği belirtilen mahkeme kararı, taraflara bildirildi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri ‘karar inşaatı etkilemeyecek’ yönünde değerlendirdi. Ancak, Çevre Mühendisleri Odası avukatı Alptekin Ocak, “ÇED raporu hakkındaki mahkeme kararı sonuçlanmadan 3. havalimanına tek bir çivi çakılamaz. Şu an mahkeme yürütmeyi durdurdu. Bilirkişi raporu bekleniyor. Belki mevcut ÇED raporu yeterlidir kararı çıkacak.” diyor.
Kararı son derece olumlu bulduğunu dile getiren İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Erdin, ÇED raporunun yürütmesinin durdurulmasının bugüne kadar dile getirilen çevresel kaygıları haklı çıkardığına dikkat çekti. Daha önce hazırlanan ÇED raporunun yeterli olmadığını belirten Erdin, “Mahkemenin bu kararı herhangi bir durdurma kararının dışında özel bir kimliği olan bir karardır. Yetkililer, karara rağmen bilimsel açıdan kesin olarak yanlış olan projeyle ilgili çalışmaların devam edeceğini söylüyor. Belli ki kamusal bir destek var burada. Siyasî iktidarın desteği var. Adeta bakanlık bir anlamda ‘ben bu kararı takmam’ diyor. Bakanlığın tavrı ürkütücü bir tavır. Devletin, hukuk kararlarına saygısının kalmaması demektir” diye konuştu.
