• BIST 9079.97
  • Altın 2308.186
  • Dolar 32.331
  • Euro 35.112
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 22 °C

DTO tampon bölgeye formül istiyor

DTO tampon bölgeye formül istiyor
Mersin Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Korer Özbenli, Taşucu’ndaki SEKA Limanı ve SEKA fabrika sahasının yargı manipüle edilerek Sulak Alanlar Tampon Bölge Sınırları içine aldırıldığını öne sürdü.

Mersin Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Korer Özbenli, Taşucu’ndaki SEKA Limanı ve SEKA fabrika sahasının yargı manipüle edilerek Sulak Alanlar Tampon Bölge Sınırları içine aldırıldığını öne sürdü. Özbenli, ekonomik anlamda çok cazip olan bu bölgenin atıl kalmasına neden olanların, 25-30 kilometre ötedeki deniz kıyısında bir nükleer santral yapılmasına ses çıkarmamalarını da eleştirdi.

Mersin Deniz Ticaret Odası’nın (MDTO), yargı kararı ile kapatılan Mersin’in Silifke İlçesi Taşucu beldesindeki SEKA Limanı ve SEKA fabrika sahasında Yat Üretim Serbest Bölgesi veya Yat Üretim İhtisas Organize Sanayi Bölgesi olarak adlandırılacak bir tesis kurulmasını içeren projesi ilgi bekliyor. Proje ile zaten ekonomik olarak çok cazip bir noktada bulunan bölgenin canlanacağını ve değer kazanacağını belirten MDTO Genel Sekreteri Korer Özbenli, projenin çıkış noktası, ayrıntıları ve sorunlarını anlattı. Tersaneye karşı açılan davalar sonucunda SEKA fabrika sahasının kapatılması ve turizm alanına ayrılması, limanın da yat limanına dönüştürülmesi kararı verildiğin anımsatan Özbenli, DTO olarak limanın yat limanına dönüştürülmesine karşı, limanın çok önemli bir noktada bulunması ve Akdeniz’e liman kapatan bir kent olmamak adına dava açtıklarını kaydetti. bulunduğunu vurgulayan Özbenli, “Bu bölgenin önemi giderek artacak. Dolayısıyla böyle bir limanın kapatılmasına DTO olarak göz yumamazdık ve bu konuda 2009’da davamızı açtık. Davada bilirkişi incelemesi yapıldı, raporlarını verdiler ama dava henüz sürüyor” dedi.

SEKA’dan kalmış olan bin 700 dönümlük bir arazinin ekonomiye kazandırılması adına Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’na bir brifing verdiklerini anlatan Özbenli, Bakan ve Vali’nin bu konuda bir çalışma istemeleri üzerine, Antalya ve Tuzla’da incelemeler yaptıklarını, buradaki büyük getiriyi gördüklerini ve yat üretimine yönelik bir proje hazırlayarak sunduklarını dile getirdi. Özbenli, bu çalışmayı bu bölgede büyük bir istihdam kaynağı yaratabilecek, büyük bir ekonomik canlılık getirebilecek bir proje olarak gördüklerinin altını çizdi.

“BÖLGEYİ YARGIYI DA YANILTARAK TAMPON BÖLGE SINIRLARI İÇİNE ALDIRDILAR”

Projenin bazı sorunları olduğuna da işaret eden Özbenli, bunların başında Tampon Bölge’nin geldiğini ifade etti. “2004 yılından bu yana tersaneye karşı açılmış davalarla hem SEKA Limanı’nı hem de SEKA fabrika sahasını bu konuda yargıyı da açık söyleyeyim manipüle ederek, yanıltarak Sulak Alanlar Tampon Bölge Sınırları içerisine aldırdılar” diyen Özbenli, artık burada hiçbir şey yapılamadığına dikkat çekti. Yat limanı statüsüne alınmasına karşın yat limanı bile yapılamadığını dile getiren Özbenli, sadece Bakanlık izni ile bazı çalışmalar yapılabileceğini kaydetti.

“TAMPON BÖLGE SINIRLARININ BİLİMSEL ÖLÇÜTLERDE YENİDEN ÇİZİLMESİ LAZIM”

Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın Doğa ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü yetkilileri ile görüşmeler yaptıklarını, onların da konuya hassasiyetle eğildiklerini belirten Özbenli, “Bu alanın tampon bölge sınırları içerisinde bazı faaliyetlere izin veren bir formül arıyorlar ama her şeyin başında tampon bölge sınırlarının gerçekten bilimsel ölçütlerle yeniden çizilmesi lazım. Çünkü burada şu anda tampon bölge diye belirlenen şeyler bu bölgenin gerçek sınırlarını ifade etmiyor ve bu bölgenin atıl bir potansiyel olarak kalmasına neden oluyor. Bundan medet uman insanlar var, buranın böyle olmasını isteyen politikacılar, yargı emeklileri, Kum Mahallesi’nde evi olan insanlar diyebiliriz. Ekonomiyle bir dertleri olmayan, unlarını elemiş eleklerini duvara asmış insanların söz sahibi olduğu bir konumda şu anda. Bakan ve Vali ile de görüştük. Bakanlık buna bir formül üretmek zorunda” ifadelerini kullandı.

Davalar açılırken gerekçe gösterilen çevre kaygılarına da yanıt veren Özbenli, projesini hazırladıkları yat üretim tesisinin çevre kaygısı yaratacak bir sanayi dalı olmadığını savundu. Yat üretiminin tamamen kapalı hollerde yapılmasının zorunlu olduğuna vurgu yapan Özbenli, şöyle devam etti: “Burada bir kirlilikten söz edilecekse çevrenin buraya vereceği zarar söz konusudur. Burada üretilen yatların her biri 13-15 milyon dolar veya Euro civarında. Nemsiz, tozsuz bir ortam sağlamak durumundasınız. İçeride dolaşan insanların ayağında galoş, başında bone ile dolaşmak zorunda olduğu bir sektörden söz ediyorum, pırıl pırıl bir sektörden. Bu sanayinin çevreye vereceği zarar değil, çevrenin buraya vereceği zararın tartışılacağı bir sanayi dalıdır yat üretimi.”

“MERSİN’İN MARKA OLMASINI BÖYLE BİR SEKTÖRÜ İÇİNİZE ALARAK YAPABİLİRSİNİZ”

SEKA Limanı’nın kapatılarak yat limanı ilan edilmesini de eleştiren Özbenli, şunları söyledi: “Sanayi alanından biz turizm alanı yaratmaya çalışıyoruz. Halbuki asıl turizm alanlarına turizm yatırımlarının gelmesi, sanayi alanlarının da sanayi alanı olarak kullanılmasının bir akıllı tarafı var. 30-40 senelik bir sanayi alanından siz turizm alanı yaratamazsınız Taşucu’nun, Mersin’in marka olmasını ancak bu şekilde bir sektörü içinize alarak yapabilirsiniz. Tarımsal ürünlerinizi sevk edecek limanınızı kapatıp yat limanına çeviriyorsunuz. Buyurun burada iki tane yat ilamın var, Kumkuyu’ya da bir yat limanı yapılıyor. Yani bütün bunlar doldu taştı bir tek burası mı eksik kaldı?”

DTO’nun sadece projeyi hazırladığına, herhangi bir beklentisi olmadığına da işaret eden Özbenli, “Ben denizci bir kuruluşum ve bu alanla ilgili bir proje ürettim ama bir başkası da çıkar der ki, bu alanda şunu yaparsak daha iyi olabilir, buna da şapka çıkartırım, gerçekten bu bölgeye bir değer katacak olan bir şey varsa son derece mutlu olurum” şeklinde konuştu.

“BU TESİSE KARŞI ÇIKANLARIN NÜKLEER SANTRALE SESLERİ ÇIKMIYOR”

Tesisin yapılmasına özellikle Kum Mahallesi’nde yaşayanların karşı çıktığını öne süren Özbenli, “Mahallenin yanındaki alana yapılacak tesisin bu mahalleye ne zararı olabilir ki? Siz dünyada nükleer santral hariç ne imal ederseniz edin buraya bu zararı veremezsiniz. Burada yaşayan insanlar bu tesisi burada istemiyorlar ama 25-30 kilometre ötedeki deniz kıyısında bir nükleer santrale sesleri çıkmıyor. Burada kurulacak bir tesisin ekonomiye getireceği kazancı görmüyorlar” diyerek tepkisini dile getirdi. Sadece karşı çıkmakla bir yere varılamayacağını vurgulayan Özbenli, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu projeyi biz oranın ekonomiye kazandırılması adına hazırladık. Ekonomi Bakanı ve Valimiz bu konuda öncülük eder, Sayın Çağlayan buranın serbest bölge statüsünü kazandırır veya organize sanayi bölgesi statüsü kazandırılır; o şekilde burası parsel parsel müteşebbislere verilir. Biz buraya gelecek insanları yönlendirmek adına bir misyon üstlenebiliriz. Bu proje bizim değil Mersin’in projesidir. Eğer bu hayata geçerse Mersin kazanacaktır.”

www.UlasimOnline.Com

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Ulaştırma | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim