Kalkışın üzerinden 12 saat geçmişti. AC033 sefer sayılı uçuşun pilotları yerel saat sabah 08.15'i gösterirken Avustralya Sahil Güvenlik teşkilatından bir telsiz çağrısı aldılar. Uçtukları bölge yakınlarında bir yelkenliden acil durum sinyali geldiğini, göz teması kurabilirlerse haber vermelerini istiyorlardı.
Kaptan pilot hemen yakıt durumunu kontrol etti. Okyanus üzerinden çok uzun uçtukları için uçağın yakıt tankları ekstradan uçuş için müsaitti. O sırada 7 bin 500 metre irtifadan 777 alçalmaya başladı.
Kaptan pilot bu sırada kabindeki yolculara bilgi verdi. 'Aranızda yanında dürbünü olan kabin amirine verebilir mi' diye sordu. Anons yolcuları da heyecanlandırmıştı. Pencere kenarında oturanlar dikkatlice etrafa bakınmaya başladılar. Herkesin umudu bir an önce tekneyi görebilmekti.
Uçaktaki meraklı yüzlerce göz uçsuz bucaksız okyanus yüzeyini tarıyordu. Havada daireler çizen uçak yavaşlamış, irtifası 1800 metreye düşmüştü.
Tam bu sırada yolculardan biri kabin memuru çağırmak üzere düğmeye bastı. Tekneyi görmüştü. Bilgi hemen kokpiten ulaştırıldı. Pilotlar da tekneyle göz teması kurmuşlar, koordinatlarını Avustralya Sahil Güvenlik birimlerine iletiyorlardı. Tekne Sydney açıklarından tam 500 kilometre uzaktaydı...
Air Canada uçağının yakıtı giderek azalırken görevi Air New Zealand'a ait Airbus A320'ye bıraktı. Yaklaşık 20 dakika bölgede uçan A320'nin pilotları, kurtarma uçağını geldiğini görünce nöbeti devretti.
Bir kaç saat içinde Avustralyalı genç yelkenci kurtarıldı. Tek başına seyre çıkan yelkenci kaybolmuş, güçlü rüzgarlar onu sürüklemeye başlamıştı. Tam bu sırada motorunun yakıtı bitmişti.
Air Canada'ya ait yolcu uçağı ekstradan 400 kilometre uçtu. Sydney'e yaklaşık 90 dakika geç teker koydu. Ama genç yelkencinin kurtarılmasında önemli bir rol üstlendi.
Avustralya Sahil Güvenlik birimleri, bu tür durumlarda arama-kurtarma uçak ve helikopterlerinin bölgeye ulaşması saatler alacağı için zaman zaman havayolu uçaklarından yardım isteyebiliyor.
www.UlasimOnline.Com
