• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 13 °C

Rumlar Türkler'in Platform Getirmesinden Korkuyor

Rumlar Türkler'in Platform Getirmesinden Korkuyor
Rum gazetelerinde yer alan haberlere göre GKRY ve şirketlerin büyük korkusu Barbaros’un hareketleri değil, Türkiye’nin sondaj platformu getirip Kıbrıs parsellerine kurması senaryosu.

Rum Yönetimi’nin yüzer unsurlara sahip ilgili birimlerinin, deniz devriyesi konusunda önemli değişiklikler yapılmasına karar verdiği belirtildi.

Fileleftheros gazetesi, derhal uygulanmaya konulması beklenen en önemli değişikliğin, koşulların olanak sağladığı durumlarda ortak devriyeler yapılması olduğunu, buna bağlı olarak Balıkçılık Dairesi’ne ait “Mağusa” isimli devriye gemisinin Rum Milli Muhafız Ordusu’na devredileceğini yazdı.

“Zigi’”deki (Terazi) balıkçı sığınağında bulunan “Mağusa” gemisinin, açık deniz devriye gemisi olduğunu yazan gazete bu geminin, RMMO donanmasına taşınmasının amacının arama-kurtarma operasyonları için kullanılan unsurlara destek vermek olduğunu belirtti.

Platform rahatsızlığı

Haftalık Kathimerini “Doğal Gazla İlgili Acı Gerçekler” başlığını attığı haberinde, Rum Yönetimi’nin aslında şu üç eksende karar alması gerektiğine vurgu yaptı:

1-Kıbrıs’ın kendi doğal gaz ihtiyacının en az harcama ile karşılanmasını sağlamak. Bu enerji maliyetinin azaltılmasını ve ekonominin yükselişe geçmesini sağlayacak.

2-Mısır, İsrail ve Yunanistan ile başlattığı bölgesel işbirliği prosedürlerini ileri götürüp tamamlamak.

3- (Türkiye’nin) Doğu Akdeniz’deki, petrol şirketlerinin ve platformlara destek verenlerin planlarını olumsuz etkileyebilecek faaliyetlerine son vermesi için Türkiye ile bir çeşit uzlaşıya varmak

Gazete Türkiye ile uzlaşı hedefinin Kıbrıs müzakerelerinin başlamasını gerektirdiğini, ancak bugünkü şartlarda bunun zor olduğunu kaydettiği haberinde, Rum Yönetimi’nin her üç eksende de gücünü siyasi, diplomatik ve teknik düzeylere vermesi gerektiğini yazdı, özetle şunları kaydetti:

“Ancak bu, jeopolitik ve ekonomik olguları soğukkanlı analiz etme deneyimine sahip olmayan küçük bir ülke için zor iş.

Diplomasi ve enerji alanından kaynaklar gazetemize, Kıbrıs’ın, halen miktarı bilinmeyen doğal gazı hangi yöntemle ihraç edeceği konusunda fazla zaman harcadığını, kendi ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağına pek bakmadığını söylediler. Aynı çevreler hükümetin ilk kaygısının, Ada’nın tamamının, Kıbrıslı Türklerin ve Rumların enerji ihtiyaçlarının karşılanması olması gerektiğini vurguladılar.

DOĞAL GAZIN KKTC’DE DE KULLANILMASI PLANI İZLENMELİYDİ

Bu çerçevede yetkililer, Noble Energy’nin Afrodit yatağından doğal gazı karaya taşıyacak 5 inç çapında küçük bir boru hattı inşa edilmesi, devamında da bunu gerek özgür bölgelerde gerekse, çözüm müzakereleri devam ediyor olsa bile işgal bölgelerinde kullanılması planını izlemeliydi. Kaynaklar daha önceki işgal bölgelerine elektrik enerjisi sağlanmasını emsal gösteriyorlar.

Aynı kaynaklara göre bu güven yaratacak ve Türklerin, Kıbrıs Rum tarafı hidrokarbonlar konusunda tek taraflı hareket ediyor argümanlarının büyük bölümünü etkisiz kılacak gerçek bir önlemdir. Daha ucuz enerji demek, Kıbrıs ekonomisinin, büyük enerji maliyetinden dolayı yıllar kaybeden üretim alanlarının canlandırılması demektir.

Bu küçük boru hattının inşası yaklaşık yarım milyar dolar tutuyor ve çok maliyetli çözüm diye uygulanmadı. Şimdi Mısır’a yılda yaklaşık 300 milyon dolar değerinde doğal gaz satılması perspektifi Kıbrıs’tan küçük bir boru hattı projesini yeniden gündeme getiriyor. Fikir, Mısır’a doğal gaz satışının iki yıllık gelirinin Ada’nın enerji ihtiyacının karşılayacak ve siyasi uzlaşıya katkı koyacak bu boru hattının inşası için kullanılmasıdır.

Kıbrıs Rum tarafı her ne kadar alenen kabul etmek istemese de Türkiye’nin Kıbrıs MEB’indeki tavrı doğal gazın, özellikle de ENI-KoGas konsorsiyumunun çalıştığı parsel ve yataklardakilerin daha ileri değerlendirilmesinin anahtarıdır.

BARBAROS’TAN DEĞİL TÜRKİYE’NİN SONDAJ PLATFORMU GETİRİP KURMASINDAN KORKUYORLAR

Lefkoşa’nın ve şirketlerin büyük korkusu Barbaros’un hareketleri değildir.  Türkiye’nin sondaj platformu getirip Kıbrıs parsellerine kurması senaryosudur. Birkaç ay içerisinde veya yıllarca sonra mı başlayacağının bir önemi yoktur. Türk platformunun varlığı otomatikman bölgeyi grileştirir, Ankara’nın taleplerini kaydeder ve bölgedeki bütün faaliyetleri için Kıbrıs’ı üs edinme konusunda petrol şirketlerin ve/veya sondajlara destek hizmetleri veren şirketlerin cesaretini kırar.

Gazetemize konuşanlar, Kıbrıs hükümetinin bütün cephelerde eşzamanlı hareket etmesi, iç enerji ihtiyaçlarını karşılamaya, bölgesel işbirliklerini genişletmeye ve Türkiye ile uzlaşı yolu bulmaya özen göstermesi gerektiğini vurguladılar. Bu, çok gerekli, çok zor bir ancak söylendiğine göre Kıbrıs’ı ‘acı gerçeklerle’ karşı karşıya getiren bir argümandır.”

“GİRİP PETROL OLAN PARSELİMİZİ ALDILAR, SONRA NE OLACAK?”

Haftalık Mahi “Girip Petrol Olan Parselimizi Aldılar, Sonra Ne Olacak?” başlıklı haberinde Türkiye’nin Kıbrıs Adası’nın güneyinde petrol bulunan parsellerden birini alarak aslında denizde “Üçüncü Attila’yı (üçüncü harekâtı) gerçekleştirdiğini” savundu.

Rum Yönetimi’nin bunun karşısında sadece “istavroz çıkardığını” çünkü engellemek için ne silahlı kuvvetleri ne de başka bir şeyi bulunduğunu vurgulayan gazete, Yunanistan’ın ise sadece -isteyerek veya istemeyerek- Avrupalılardan Güney Kıbrıs’a destek istediğini belirtti.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Ulaştırma | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim