Haber/ Analiz: Recep CANPOLAT - İstanbul Boğazı'nın 3 mil açığında alabora olan tekne kazasında 20 kişi hayatını kaybederken, 17 kişinin ise kayıp olduğu ortaya çıktı. Burnumuzun dibinde meydana gelen deniz kazası sonrası, gözler Türk karasularında arama-kurtarma görevinden birinci derecede sorumlu Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne çevrildi.
Burnumuzun dibinde, kapımızın önünde olan bir deniz kazasına, ihbar geldikten 3 saat sonra müdahale ediliyorsa, yazıklar olsun bu iki kurumu yöneten beceriksiz yöneticilere!..
DENİZ KAZASI NASIL VE NE ZAMAN OLDU?
Çoğu çocuk ve bebek olan 20 kişinin hayatını kaybettiği ve 17 kişinin kaybolduğu deniz kazasını irdelemek boynumuzun borcu oldu.
Kazanın olduğu bölgede balık avına çıkan balıkçılar ilk ihbarı, "Denizde cesetler yüzüyor" diyerek Sabah saat 04:45 sularında yapıyor. Sahil Güvenlik Komutanlığı, ilk ihbar geldikten yarım saat sonra, Türk Radyo marifeti ile ilk duyurusunu, bölgede seyreden gemilere çağrı yaparak, "Bölgede Deniz Kazası İhbarının" yapıldığını kaydediyor.
Türk Radyo, Rumeli Feneri Tahlisiye İstasyonu'nda bulunan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne ait KIYEM-3 Acil Müdahale Botunu, ihbar edilen kaza bölgesine yönlendiriyor. KIYEM-3 isimli acil müdahale botu, sabah 05:00 sularında kaza bölgesinde ulaşarak arama-tarama görevini yapıyor. Yarım saatlik bir arama-tarama yapan KIYEM-3 Acil Müdahale Botu, "Yapılan ihbar ile ilgili hiç bir bulguya ulaşılamamıştır" diyerek saat 05:31'da bölgeden ayrılarak Rumeli Feneri Tahlisiye İstasyonu'na hareket ediyor.
Sabah saat: 07:55 ve 08:05 sularında 158 Sahil Güvenlik Komutanlığı telefonunu arayan balıkçılar, "denizde cesetler yüzüyor" diye ihbarda bulunuyor. Bölgeye ilk giden Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne ait 2 acil müdahale botu, balıkçılar tarafından denizden kurtarılan 3 kişiyi teknelere alıyor. Yarım saat içinde 3 kişiye daha ulaşan KIYEM-3 Acil Müdahale botu, saat: 09:00 sularında 6 kişiyi Rumeli Feneri Tahlisiye İstasyonuna getiriyor.
Saatler sonra bölgeye 7 botla kaza bölgesine çıkarma yapan Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, balıkçılar ile birlikte denizden 20 cansız bedeni topluyor.
Tahmini sabah 04:30 sularında İstanbul Boğazı'nın Karadeniz girişine 3 mil açıkta meydana gelen deniz kazasına, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, ihbar geldikten 3 saat sonra müdahale ediyor.
Burnumuzun dibinde meydana gelen facia da, çoğu çocuk ve bebek Afgan ve Suriye uyruklu 20 insanın cansız bedenlerine ulaşılırken, kayıp olan 17 kişiyi arama çalışmaları 11 botla devam ediyor.
BECERİKSİZLER!
Sahil Güvenlik Komutanı Tümamairal Hakan Üstem 5 Ağustos 2014 tarihinde, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Yaşar Duran Aytaş ise 14 Ağustos 2014 tarihinde göreve başladı.
Bu iki yöneticiye sormak gerekir, burnunuzun dibinde meydana gelen bir deniz kazasına, 3 saat sonra müdahale etmek, başarı mıdır? Yoksa beceriksizlik midir?
Deniz faciasına maruz kalan teknede bulunan 43 kişiden, 20'sinin cansız bedenine ulaşılırken, 17 kişi ise hala aranıyor. Diğer taraftan denizden canlı olarak alınan 6 kişiyi de balıkçı teknelerinin kurtardığını belirtmemizde de fayda var.
Allah'ını severseniz, siz ne işe yarıyor sunuz?
YAŞAR DURAN AYTAŞ, TÜM BİRİMLERİ KENDİNE BAĞLADI
14 Ağustos 2014 tarihinde Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne atanan Yaşar Duran Aytaş, geçen hafta yapılan Yönetim Kurulu toplantısında, tüm operasyonel birimleri kendine bağladığı ve Genel Müdür Yardımcılarını pasifize ettiği öğrenilirken, Deniz Hizmetleri Daire Başkanlığı'nda görev yapan tüm personeli görevden aldığı ortaya çıktı.
Arama-Kurtarma Hizmetlerini yapan Deniz Hizmetleri Daire Başkanlığını da kendine bağlayan Yaşar Duran Aytaş'ın, bugüne kadar kaç kez, denizde arama- kurtarma operasyonunu yaptığını veya yönettiğini kamuoyuna açıklaması gerekir.
Kısacası, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'nün vurdum duymazlığı ve sorumsuzluğu yüreğimizi kanatmaya devam ediyor.
