Türk P&I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, 18 Şubat 2014 tarihinde faaliyete geçmelerine rağmen,300’ün üzerinde deniz aracının teminatını sağladıklarını söyledi. Teker, Türk P&I’ın Türk denizcilik sektörüne prestij kazandıracağını kaydetti.
Türk P&I Genel Müdürü Ufuk Teker, Türk P&I’ın Türk denizcilik sektörüne prestij kazandırabileceğini söyleyerek, aynı zamanda istihdam ve uzmanlık sahası da yaratacağını kaydetti. Türk denizciliğinin uluslararası düzeyde marka değerinin artması ve özellikle Türkiye’de deniz tarafında P&I sigorta eksiğini tamamlama hususunda önemli bir görevi üstlendiklerini belirten Teker, Türk P&I ile işletmeci ve mağdur sıfatındaki 3’üncü şahısların da kendilerini mahkeme önünde savunma haklarının tesis edileceğini ifade etti.
İMEAK Deniz Ticaret Odası(DTO) Nisan Meclis Toplantısı’nda konuşan Türk P&I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, 18 Şubat 2014 tarihinde faaliyete başlamalarına rağmen birkaç günlük süre içerisinde İDO, GESTAŞ, Medmarine, DENTUR, İÇDAŞ, TÜBİTAK, Savarona ve 300’ün üzerinde deniz aracının teminatını sağladıklarını söyledi.
“TÜRK P&I İHTİYAÇTAN DOĞDU”
Türk P&I’ın günümüzde kurulmasının ana gerekçesinin ‘ihtiyaç’ olduğunu belirten Teker, “Türk P&I, ihtiyaçtan doğmuştur. Ulusal ve uluslararası mevzuat bugün daha hazır, denizciliğimizin ihtiyacı olan limitler bugün daha fazla gündeme gelmiş ve daha öne çıkmıştır. O yüzden Türk P&I’ın kurulmasında mevzuat olarak daha uygun bir ortam oluşmuştur. İdaremiz bu konuda çok hassas davranmaktadır. Gündeme gelen ve yürürlüğe giren mevzuatlarla birlikte idare de özel sektörü teşvik ederek yoğun bir irade göstermiştir. Gerek tonaj bakımından gerekse işletmecilik anlamında çok büyük mesafe katedip, artık sigortalanabilir kriterlere yaklaşmıştır. Öte yandan filonun sigortalanmasında kaliteli teminat sağlayan bir sigortacı ihtiyacı da ortaya çıkmıştır. Türkiye’deki deniz araçlarını teminat altına alan İngiltere merkezli birtakım sigortacılar olmakla birlikte, Uzakdoğu, Rusya, Romanya ve Bulgaristan’dan Türkiye pazarına ciddi anlamda teminat sağlanmaktadır” dedi.
ULUSAL MEVZUATA UYGUN TEMİNAT ANLAYIŞI
Türk P&I ile ulusal mevzuata uygun olan bir teminat anlayışının sağlanacağını kaydeden Teker, “Yeni Türk Ticaret Kanunu’yla olabildiğince uygun bir teminatı Türk denizcilik sektörünün hizmetine sunmaya gayret gösterdik. Türk P&I Kulübü, aslında bir sigorta şirketi. Türk P&I, 5684 sayılı sigortacılık kanununa uygun olarak kurulmuştur. Kuruluş sürecinde yapmış olduğumuz müzakerelerde P&I sigortacılarının tercih etmiş olduğu birden fazla kuruluş yöntemi vardır. Bunlardan bir tanesi havuz kulüpleri olarak tabir ettiğimiz ‘International Group of Company’in üyesi olan 13 tane P&I kulübünün oluşturduğu havuz kulüpleri vardır. Bunlar kooperatif esaslı kulüplerdir. Özelikle bu yönde bir araştırma yaptık. İkincil olarak arkasına finansal desteği alarak Türk P&I’ın sigortalama yetkisini sağlayan model üzerinde çalıştık. Ancak her ikisi deTürkiye’de sigortacılık mevzuatına uygun değildi. Türkiye’de sigortacılığı düzenleyen 5684 sayılı kanun Türkiye’deki sigortacılık faaliyetlerini net olarak tanımlamıştır. Bu tanımlamaya göre Türkiye’ye kooperatif esaslı sigortacılık uyumlu değildir. Türkiye’de son dönemde 2 tane kooperatif esaslı sigortacılık şirketi kurulmuştur ama uyguladıkları sistemler yine 5684 sayılı sigortacılık kanununa uygundur” diye konuştu.
“ÇOK SIKI DENETİME TABİYİZ”
Türk P&I’ın kuruluş aşamasında Ulaştırma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı’nın eşgüdümüyle kuruluş faaliyeti gerçekleştirildiğine değinen Teker, sözlerine şöyle devam etti: “Türk P&I, 31-12-2013 tarihinde kuruluşunu tamamlayıp, 18 Şubat 2014 tarihinde de faaliyetine başlamıştır. Tamamıyla Hazine denetimine sahip olan bir şirkettir. Ayrıca bağımsız denetime sahip şirketler kategorisindedir. Yabancı sigortacılarla aramızdaki farkı da burada bir cümleyle ifade etmek istiyorum. Türkiye’de poliçe satın alınan yabancı sigortacılar, yerel otorite tarafından çok yüzeysel olarak sağladıkları birtakım evraklarla değerlendirilmekte ve P&I sigortacılar listesine dahil olmaktadırlar. Fakat Türk P&I Sigorta, tamamen bunların dışında olup çok sıkı denetlenen bir kuruluştur.”
“TÜRK P&I İSMİ BAKANLAR KURULU KARARI’YLA KOYULDU”
Dünyadaki P&I sigortalarının örneklerine bakıldığında hepsinin ülkelerinin ismiyle anılan kuruluşlar olduğunu hatırlatan Teker, “O yüzden Türkiye’de de bir P&I olgusu ortaya çıktığı zaman eski ulaştırma bakanımız Binali Yıldırım tarafından şirketimizin isminin Türk P&I olması yönünde bir irade gösterilmiştir. Türk P&I adı, Bakanlar Kurulu kararıyla alınmış bir isimdir. Türk P&I’ın ortaklık yapısına baktığımızda, 2 ana ortak grubundan oluşmaktadır. Ziraat, Halk ve Güneş Sigorta yüzde 50 hissedardır. Ortak özellikleri sigortacı olmaları ve hepsinde kamu hissesinin olmasıdır. Diğer grup ise yine sigortacılardan seçilmiş, Türkiye’de resmi P&I temsilcilerinden oluşmaktadır” şeklinde konuştu.
“TÜRK P&I İLE MAĞDURLAR HAKKINI ARAYABİLECEK”
Dünyadaki P&I sigortacılığındaki olgunun, sigortalı ve sigortacı arasındaki ilişkiyi temsil ettiğini belirten Teker, “Fakat olayın içerisine 3’üncü şahıs ve mağdur girdiğinde bizim tabi olduğumuz Türk Ticaret Kanunu, ilaveten bir de mağdur kavramını çıkartmaktadır. Türk P&I devreye girdiğinde mağdurlar da haklarını arama şansına sahip olacaklardır. İlaveten deniz araçlarımıza düzenli olarak denetim yapacağız. Çünkü tekrar eden hasarlar bilgisizliği ve denetimsizliği ortaya koymaktadır. Bunları ortadan kaldırmak için üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz” dedi.
“DÖVİZ GİRDİSİ SAĞLAMAYI HEDEFLİYORUZ”
Türk P&I Sigorta’nın kısa vadede Türkiye’de yabancılara ödenmekte olan P&I priminin artan miktarlarla milli sınırlar içinde kalmasını sağlamayı hedeflediğini ifade eden Teker, “Orta ve uzun vadede ise döviz girdisi sağlamayı hedefliyoruz. Türk denizciliğine çözümler getirerek tazminat ödemelerine hızlı bir etkinlik sağlamaya çalışacağız. Yabancı P&I üyelerinin çok iyi bildiği gibi gemilerde çok ağır standartlar aranmaktadır. Fakat biz Türk denizciliğine has kendi içerisinde bu standartları revize edeceğiz ve risk kabul etmeye gayret göstereceğiz” dedi.
“HASAR SAYISINDA DÜŞÜŞ OLACAK”
Türkiye’de 100’ün üzerinde sahipsiz, batmış hurda deniz aracı bulunduğuna değinen Teker, şöyle devam etti: “Türk P&I sayesinde sahipsiz kalmış, tazmin edilmemiş hasar sayısında da önemli düşüş olacağını düşünüyoruz. Tamamıyla reasürans sistematiğiyle çalışan bir şirketiz. Reasüransımız da 2 tane grup kulübü üzerinden yarım milyar dolar limite kadar ve 1. sınıf diyebileceğimiz bir teminata sahibiz. Türk pazar potansiyeline baktığımızda, Türk bayraklı filo 13 bin deniz aracından oluşmaktadır. 7.7 milyon gros ton büyüklüğü bulunmaktadır. Sigorta şirketimiz faaliyete geçtikten sonra ilk hedefimiz Türk kara sularında Türk bayrağı sallandıran denizcilerimize P&I teminatını olabildiğince sağlayabilmektir. Tatil yörelerinde gezinti amaçlı kullanılan deniz araçlarını da sistemimize dahil etmeyi arzuluyoruz. 10 bin gros tona kadar olan deniz araçlarına teminat vermek için hazırlıklarımız sürüyor. 5312 sayılı Çevre Kanunu ve 2581 sayılı kanunlar ile buna bağlı yönetmeliklerle sorumluluk sigortası bulundurulma mecburiyeti Denizcilik İşletmeleri’ne devredilmiş durumdadır. Şu anda 300 gros tonu aşan ve sıfırdan başlayarak, 12 ve üzerinde yolcu taşıyan deniz araçlarının P&I sigorta bulundurma zorunluluğu vardır.”
Haber: Sinan SAYGI - Deniz Haber Ajansı
