Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın yaptığı sempozyumda Kara Ulaştırması ve Karayolları, Sivil Havacılık, Demiryolları ve Denizcilik ve Gemi İnşa Sanayii Oturumları gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı, ulaştırma sektöründe hava, deniz, kara ve demiryolu taşımacılıklarının günümüz şartlarında ne anlama geldiğinin konuşulması, bunların araştırılması, akıl toplanması ve dünyadaki örneklerinin incelenmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Kaldırımcı, ulaştırma sektörünün bütün sistemleriyle ülkenin bugünü ve yarını için önemli, zorunlu, belirleyici ve etkileyici olduğunu ifade etti ve ülkemiz açısından daha ileriye gitmek için ihtiyaç ve imkanların belirlenmesinin önemini vurgulayarak kamu ve özel sektörün mutlaka işbirliği içerisinde olması gerektiğini belirtti. Rekabet Kurumu olarak ulaştırma sektörünün rekabetçi bir yapıya sahip olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. kaldırımcı, rekabeti engelleyecek uygulamaların ve haksız kazanç durumlarının ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti. Asıl hedefin, rekabet ortamı yaratırken teknoloji, ekonomi ve kalite kriterlerinin ihmal edilmemesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kaldırımcı kamu ve özel sektör işbirliklerini tanımlayacak bir model geliştirilmesi gerektiğini belirtti.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, Sempozyuma ev sahipliği yapmanın onurunu yaşadığını ifade ettikten sonra, 55.000 öğrencisi, 7000 çalışanı, 13 fakültesi, 4 yüksekokulu, 6 meslek yüksekokulu, 1 devlet konservatuarı, 10 enstitüsü, 40 araştırma uygulama merkezi bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi’nin, bugüne kadar tam 130.000 mezun yetiştirdiğini ve bu sayede bilime ve insanlığa fayda sağladığını vurguladı.
Piri Reis araştırma gemisinin teknik donanım olarak yeterli ve son teknoloji ile donatılmış bir gemi olduğunu vurgulayan Prof. Füzün, Türkiye’nin tek araştırma gemisi olan bir ülke olamayacağını, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak, daha fazlasına ihtiyaç duyulduğunu belirterek, Dokuz Eylül Üniversitesi olarak her zaman sorumluluk almaya hazır olduklarını; ikinci bir gemiyi işletecek, bilgi, beceri ve insan gücünün üniversitelerinde hazır bulunduğunu sözlerine ekledi.
Rekabet konusu söz konusu olduğunda sağlık hizmetlerinin kalitesinin de adil olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Prof. Füzün, üniversite hastanelerini, sadece hizmet üreten bir hastane mantığıyla işletmenin mümkün olmadığını, üniversite hastanelerinin asıl işlevinin bilim üretmek ve hekim yetiştirmek olduğunu vurguladı.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım açılış konuşmalarına, rekabet gibi önemli bir konunun toplumun dikkatine sunulmasını sağlayan bu konferansı düzenledikleri için Rekabet Kurumu’na, Ulaştırma Bakanlığı’na ve Dokuz Eylül Üniversitesi’ne teşekkürlerini sunarak başladı.
Rekabetin başlı başına önemli bir konu olmakla beraber, ulaştırma sektöründeki rekabetin de hem ülkemizde hem de dünyada giderek önem kazandığını vurgulayan Yıldırım, serbestleştirme kavramını, devletin tekelinin kaldırılması, başka bir deyişle vatandaşa hizmeti seçme hakkını sağlamak olarak tanımladı. Son 9 yılın bu açıdan fotoğrafını çeken Bakan Yıldırım, hava yollarında 2003 yılında tek hizmet sağlayıcı olan Türk Hava Yolları ile 24 havalimanından, yılda sadece 8,5 milyon yolcu taşındığını, vatandaşa seçme hakkı verme yükümlülüklerinin farkında olarak 9 yılda gerçekleştirdikleri serbestleştirme faaliyetleri ile bu sayıyı 47 havaalanından, 7 tarifeli sefer yapan şirket ile 52 milyona çıkardıklarını vurguladı. Yıldırım 15 milyon yolcunun ise ilk defa uçağa bindiğini, bunun da rekabet ile fiyatlarda yaşanan makul düşüşün bir yansıması olduğunu belirtti. Şu anki fiyatların 2003 yılındaki hava yolu taşımacılığı fiyatlarından daha düşük olduğunu belirten Yıldırım, serbestleştirme faaliyetine zemin hazırlarken gelen girişimcilerde sadece üç kriter aradıklarını, bunların ise mali yeterlilik, mesleki yeterlilik ve mesleki saygınlık olduğunu vurguladı.
Yıldırım 2003 yılında tek hizmet sağlayıcı konumunda olan Türk Hava Yolları’nın, şu anda piyasadaki 7 hizmet sağlayıcısına rağmen yolcu sayısını 8,5 milyondan 30 milyona çıkardığını, bunun yanında bir dünya markası haline geldiğini ve dünya dokuzuncusu konumunda olduğunu belirti. Serbestleştirme çalışmalarına en güzel örneği oluşturan Türk Hava Yolları’nın başarısının, diğer sektörlerde de benzer şekilde kendini gösterdiğini sözlerine ekleyen Yıldırım, rekabetin etkin olarak denetlenmesi gerektiğini, bunu Rekabet Kurumu eliyle yaptıklarını ve bu denetimin etkinliğinin azalmasının toplumda sosyal bir kaosa yol açabileceğini belirtti.
Yıldırım, konuşmasında ayrıca, serbestleştirme ile birtakım kazanımlar elde edildiğini bunların; fiyatlarda düşüş, kalite ve verimlilik artışı, yenilikçi uygulamalar, piyasaya yeni girişimcilerin girmesi, uluslararası rekabet gücünün artması şeklinde kendini gösterdiğini vurguladı. Karayolu taşımacılığının en önce serbestleşen alan olduğunu vurgulayan Yıldırım, bunun nedeninin kapıdan kapıya taşımacılığa olanak sağlaması ile en esnek taşıma modu olduğu için karayolunun en çok tercih edilen alan olduğunu ve bu alandaki rekabeti de Rekabet Kurumu’nun yönettiğini söyledi. Göreve geldiklerinde Karayolu Kanunu’nun olmadığını, ilk iş olarak bunu başardıklarını ve karayolu taşımacılığını düzenlediklerini ifade eden Yıldırım, 50 senelik bir birikimi, bir karışıklığı düzenleyecek bir kanunun çok zor hazırlandığını ama sektördeki meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak bunun da üstesinden geldiklerini söyledi.
Daha sonra denizcilik alanındaki serbestleştirme faaliyetlerine değinen Yıldırım, denizcilik alanındaki serbestleşmenin neredeyse tamamlandığını, bu süreç sonunda İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) gibi bir markanın meydana çıktığını, serbestleştirme olmasaydı, gemi inşa ve yat inşa sanayisinde sözü geçen bir konuma gelemeyeceğimizi, deniz ticaret filomuzun 19 milyon Dwt’e ulaşamayacağını, liman elleçlemelerinin Avrupa standartlarındaki gibi kısa sürede bitirilemeyeceğini, ama tüm bunların ülkemizde serbestleştirme faaliyetleri sonrasında gerçekleştiğini sözlerine ekledi.
Telekomünikasyon alanındaki serbestleşmenin tamamlandığını, posta ve demiryolu alanındaki serbestleşmenin ise mümkün olan en yakın zamanda hayata geçirileceğini belirten Yıldırım, posta işletmelerinin serbestleşmesi için fiiliyatta bir uygulama hazırlığı bulunduğunu sadece resmi imzaya kaldığını, demiryolundaki serbestleştirme faaliyeti için ise daha alacakları yolları olduğunu, bunun için bu alandaki serbestleşmenin vakit alacağını sözlerine ekledi.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Gümrük Birliği anlaşması ile rekabette Avrupa Birliği (AB) standartlarına kavuşmak adına bir takım adımların atıldığını, ancak bunun yanında aynı anlaşma ile verilen sözlerin, bu anlaşmanın vecibelerinin yerine getirilememesinin doğurduğu sonuçların Türkiye’yi olumsuz etkilediğini, AB’nin bir an önce verdiği sözleri tutması gerektiğini hatırlattı. Yıldırım, konuşmasına, bu sempozyum için dünya şehri, marka şehir İzmir’i seçtikleri için düzenleyicilere teşekkür ederek son verdi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, konunun önemli ve spesifik bir konu olduğunu ve sempozyum başlığında yer alan her terimle ilgili saatlerce konuşulabileceğini ifade etti. Bakan Yazıcı ulaştırma hizmetlerinin hava, deniz, kara ve demiryolu olmak üzere dört alanda gerçekleştiğini belirterek kamu tekelinin bu faaliyet alanları üzerinden kaldırılarak bu alanlardaki serbestleşmenin önünün açıldığını, böylece kamu dışındaki müteşebbislerin de devreye girerek sektörde bir rekabet oluştuğunu belirtti. Yapılan faaliyetlerin hukuka dayandığını ve muhatabın tüketiciler olduğunu söyleyen Bakan Yazıcı, sistemi düzenleyen hukuki kuralların yazılı veya örfi olabileceğini söyleyen Hayati Yazıcı hizmet üreten müteşebbislerin arasında oluşan rekabetin hukuka uygunluğunu denetleyen kurumun Rekabet Kurumu olduğunu ifade etti. Konuyu ulaştırma açısında da ele alan Hayati Yazıcı gayri safi hasılaları düşük iken riskleri yüksek olan zorunlu yatırımları devletin yaptığını, ticari kalkınmayla beraber özel teşebbüslerin mali yapısının güçlendiğini ve bununla beraber serbestleşmenin başladığını söyledi. Ulaştırmanın üç alanında serbestleşmenin gerçekleştiğini ve hizmetin kaliteli ve etkin bir şekilde sürdüğünü ifade eden Bakan Yazıcı demiryolu taşımacılığı için yapılan altyapı çalışmalarının önemini ve demiryolu taşımacılığı kalitesinin diğer ulaşım alanlarının da kalitesini belirlediğini ifade etti. Önümüzdeki yıl yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girecek olduğunun haberini veren Hayati Yazıcı bu kanun ile müteşebbislerin etkinliğinin ve hizmet kalitesinin artacağını söyledi. Konuşmasına Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’ndan bahsederek devam eden Bakan Yazıcı Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde verilen taahhütlerin olduğunu Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisine ait taahhütleri yerine getirdiğini ama Gümrük Birliği’nin giriş-çıkış ve emtia nakliyeciliğinde bir takım tarife dışı uygulamalar getirdiğini belirtti.
Açılış konuşmalarının ardından Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenlere plaketleri verildi.
Haber: İSTANBUL HABER AJANSI - Tarkan BİRİCİK