Adı dahil hakkında yazılan pek çok söylentiye açıklık getiren Azeri kökenli işadamı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu, “Palmali Holding olarak geçen yıl 127 milyon ton petrol ve petrol ürünü taşıdık. Tonajda dünya lideriyiz. Buralara ekibimle geldim. Bırakın devlet başkanlarını, hiçbir devletin memuruyla bile ortak değilim.” dedi. Gurbanoğlu, şirkette iyi çalışanlara üstün hizmet madalyası verdiklerini ve bu çalışanların her yıl yüzde 15 zammın yanında emekli olunca da kendilerinden ayrıca maaş aldıklarını söyledi. Gurbanoğlu, "Öldükten sonra da ailesi emekli maaşını almaya devam ediyor." dedi.
Mübariz Mansimov Gurbanoğlu... Tam ve gerçek adı bu... Adı dahil hakkında anlatılan-yazılan pek çok şeyin doğru olmadığını söyleyen Palmali Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu, kişisel öyküsünü kendi kelimeleriyle ilk kez anlattı. “Ford’un kurucusu Henry Ford 5 yılda dünyanın en büyük sanayicileri arasına girdi” diyerek, kendisinin de kısa süredeki başarısının şaşırtıcı olmaması gerektiğini vurgulayan Azeri kökenli işadamı Gurbanoğlu, devlet adamlarıyla ortaklığından, Kızıl Ordu’da subay olup olmadığına, hakkında yazılanlarla ilgili duygularına kadar tüm sorularımıza samimiyetle cevap verdi.
ASKER OLDUĞUM DOĞRUDUR
• Hakkınızda yazılıp-çizilmiş, doğru-yanlış pek çok şey var. Öykünüzü bir de sizden dinleyelim mi?
- Türkiye’de 1998’de Palmali’yi kurduk. Bu yıl 15’inci yılımızı kutluyoruz. Öncesinde başka yatırımlarım vardı Türkiye’de, deniz acentalığı yapıyorduk. Şimdi 45 ülkede deniz taşımacılığı, enerji başta olmak üzere birçok alanda iş yapıyoruz.
• Gemicilik işine girmeden önceki öykünüzü biraz anlatır mısınız? Kızıl Ordu’da yüzbaşı olduğunuz, daha sonra ayrılarak 3 arkadaşınızla ilk şirketinizi kurduğunuz anlatılıyor, doğru mu?
- Evet, doğrudur. Üç arkadaşla birlikte şirket kurduk. Şimdi o arkadaşlardan biri hâlâ bizimle beraber, holdingin yönetiminde. Ama şirkette hissesi yok. Palmali Holding’in tek sahibi var, o da benim. Başka ortağım yok. Rusya’daki şirketimiz halen duruyor. Devletle ortak olduğumuz bir şirketti bu, Lena Line diye. Ortaklardan tüm hisseleri alıp, tek başıma şirketin sahibi oldum.
MERKEZ İSTANBUL DEĞİL MALTA
• Holdingin merkezi neresi, İstanbul mu?
- Ben burada olduğum için herkes merkez İstanbul sanıyor. Ama bizim holding yapılanmamız biraz farklı. Rusya, Ukrayna, Türkiye veya Azerbaycan’ın kendi başına bağımsız bir yapısı var. Bütün şirketler Malta’da konsolide oluyor. Holdingimizin merkezi aslında Malta’da. Orada sadece yönetim ve finans işleri yürütülen bir ofisimiz var. Her ülkedeki şirket, o ülkenin vergi kurallarına uygun olarak vergisini orada ödüyor. Burası Palmali Holding Türkiye olarak geçiyor.
ALLAH’TAN BAŞKA KİMSE YOK
• Şirketinizin ortaklık yapısıyla ilgili de çok iddia var? Nedir bu işin aslı?
- Ortaklık yapımız çok açık, bu şirketin tek sahibi benim. Şirketin adını da bizim halen yönetimimizde Başkan Yardımcısı olan Nuray Perker adlı arkadaşımız, Robinson Crusoe romanında söz edilen palmiye benzeri bir ağacın adından esinlenerek koydu. Aslında biz Palmolive benzeri bir isim koyacaktık. Ama o ismin hakları tüm dünyada alınmış o nedenle biz de Palmali olsun dedik. Hem ortaklık yapımızda hem de şirketin isminde herhangi bir gizli saklı durum yok. Palmali’nin dünyada tek ortağı var, benim. Benim de arkamda Allah’tan başka kimse yok.
DEVLET BAŞKANI ORTAĞIM YOK
• Bazı devlet başkanlarıyla ortaklıklarınız sayesinde kısa sürede büyüdüğünüz söyleniyor...
- 45 yaşındayım. Şanslı ve hızlı bir hayat yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Doğru, bugünlere tek başıma gelmedim, bunu kabul ediyorum. Ben buraya ekibimle geldim. Azerbaycan dahil dünyada hiçbir devletle, bırakın devlet başkanıyla, devlet memuruyla bile ortak iş yapmadım. Arkadaşlarım olabilir, dostluğum olabilir ama hiçbir zaman ortaklığım olmadı, olmayacak da.
TONAJDA DÜNYA LİDERİYİZ
• Grubun kaç gemisi var?
- İşlettiğimiz ve kendi mülkümüz olan şu anda 270’in üzerinde gemimiz var. 170’in üzerinde gemi bize ait. Kiralıklar da uzun vadeli, 10-20 yıllık. Dünyada gemi sayısı olarak ilk 5’te olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Taşınan tonaj olarak ise dünyada lideriz. Geçen yıl 127 milyon ton petrol ve petrol ürünü taşıdık. Bu açıdan baktığınızda bize yakın şirket tanımıyorum. Faaliyetlerimiz arasında kuru yük taşımacılığı çok az, toplam 13 gemimiz bunu yapıyor. Biz daha çok tankerciyiz.
Türkiye’nin ihtiyacının 6 katı petrolü taşıyor
• Alanında dünyanın en büyük şirketinden söz ediyorsunuz, 2012 cironuz nedir?
- 2012 bizim en uğurlu senemiz oldu. En bol kazançlı, en kârlı senemiz oldu. Şirketimizin cirosuyla ilgili bir rakam vermem doğru olmaz çünkü halka açık değiliz. Ama bir örnek vereyim, lojistikte en ucuz ürünün tonu 5 dolara taşınıyor. Petrolün taşınma fiyatı tabi farklı. Dünyada denizcilik bitti denilirken, biz 12 gemi aldık. Nerdeyse her ay bir gemi aldık. 2012’de 127 milyon ton ham petrol ve petrol ürünü taşıdık. Bu yıl bunu 135 milyon tona çıkaracağız.
• Kimin malını taşıyorsunuz?
- Spot çalışmayız biz. En az 10 yıllık kontratlarımız var. Önce işi alırız ona göre gemimizi yaptırırız. Önümüzdeki 10 yılın kontratları şimdiden yapılmış durumda. Türkiye’nin yıllık ihtiyacı 20 milyon ton ham petrol. Biz bunun 6 katı petrolü tek başımıza taşıyoruz. Palmali’nin en büyük avantajı Socar gibi Lukoil gibi büyük şirketlerle uzun vadeli kontratımız var.
Boğaz’dan her gün 15 gemimiz geçiyor
• Neden İstanbul’u seçtiniz?
- Türkiye’yi çok seviyorum, bunu herkes biliyor, hep söylüyorum. İstanbul ise konum olarak lojistik işi için uygun olmasının yanı sıra bana göre dünyanın en güzel şehri. Bakü ve İstanbul benim için dünyanın en önemli şehirleri. İstanbul bizim işimiz için ideal. Boğaz’dan geçen gemilerimizi bile görebiliyorum. Günde ortalama 10-15 gemimiz geçer Boğaz’dan.
• Türkiye’de kalmaya kararlı mısınız?
- Kovuyor musunuz? (Gülüyor) Türkiye’den hiçbir yere gitmem, burayı çok seviyorum. Türk vatandaşıyım.
Tüm dünyada 45 bin çalışanımız var, halka New York’ta açılabiliriz
• Şirketin finansal büyüklüğü hakkında bir rakam verebilir misiniz?
- Halka açık bir şirket olmadığımız için finansal verilerimizi kamuoyu ile paylaşmıyoruz.
• Halka açılmayı düşünür müsünüz?
- Er ya da geç halka açılacağız. Hatta kısa bir zamanda da olabilir. Bizim işimize uygun bir borsada, Londra’da ya da New York’ta halka açılabiliriz.
• Çalışan sayınız nedir?
- Tüm dünyada 45 bin , Türkiye’de 3 bine yakın çalışanımız var.
Doğuş Grubu’yla her işe girebiliriz
• Bodrum Yalıkavak’taki marinayı Kamhi Ailesinden aldınız, memnun musunuz?
- Orada ilk 2 yılı geride bıraktık. İlk etapta bazı problemleri çözmeyle uğraştık. Bir sürü problemli kiracı vardı. Kalan borçlar vardı. Biz satın aldıktan sonra uzun vadeli kira kontratları ortaya çıktı, biz alırken böyle şeyler yoktu. Bütün buları temizledik, iskeleler dahil bütün marinayı yıktık, etrafında araziler alarak alanını büyüttük. Şu anda yeniden inşa ediyoruz.
• Nasıl bir marina tasarladınız?
- Avrupa’nın en iyi marinası olacağına eminim. Bu yaz göreceğiz onları. Biz orayı 47 milyon dolara aldık. Şu ana kadar 100 milyon dolara yakın yatırım yaptık. Bodrum’un en güzel köşesi, çok güzel bir lokasyonu var. Yunan adalarına açılmak çok kolay, yeri için o kadar para verdik. Toplamda ne kadar yatırım yapacağımız belli değil. Mayısta açılır. Ama içinde ne olur onu Ferit (Şahenk) Bey’e sormak lazım. Biliyorsunuz Doğuş Grubu artık, sadece Türkiye’de değil, dünyada marina işletmeciliğini en iyi yapan şirketlerden biri.
• Yalıkavak Marina’yı da Doğuş Grubu’nun işleteceğini mi söylüyorsunuz?
- Herşey olabilir. Ferit benim çok sevdiğim kardeşim, abim, dostum. Bugün DMarin dünyada önemli bir marka. Bunu kabullenmek lazım. Bu işi çok iyi yapıyorlar. İsmi PalMarine olarak kalacak. Ama marina işletmeciliğinde Doğuş Grubu’yla birlikte çalışabiliriz. Marinacılık alanında Türkiye’de ve dünyada her türlü ihaleye birlikte ya da yalnız girebiliriz. Ama ilk etapta beni heyecanlandıran ülke Türkiye. Liman ihalelerini takip ediyoruz, ilk açılan ihaleye gireceğiz.
• Doğuş Grubu’yla işbirliğinizi başka alanlara da taşımayı düşünür müsünüz?
- Doğuş Grubuy’la biz her işe girebiliriz. Şu an için somut olarak konuştuğumuz birşey yok. Zaten Feritle hiç iş konuşmayız biz.
Bugatti kardeşimin aracı
• Otomobil merakınız da konuşuluyor
- Aslında yanlış, bir otomobil hastalığım yok. 5 yılda bir otomobil değiştiriyorum. Şu anda Range Rover kullanıyorum, şoförüm bile yok, kendim kullanıyorum. Evet kabul bir garajım var ama büyük bir koleksiyonum yok. Antika arabaları seviyorum, imkanım varsa sevdiğim herşeyi alabilirim. Saymadım ama nerde evim varsa orda bir otomobilim var. Ama şahsıma ait 10-11 otomobilim vardır. 5 teknem var.
• Türkiye’deki tek Buggatti’nin size ait olduğu söyleniyor?
- Hayır, benim değil, kardeşimin aracı o. Adamın tipi de bana benziyor diye, bana yazıyorlar. Onun otomobil sevdası var. Marif Mansimov, şirketin CEO’su, genç çocuk meraklı böyle şeylere.
Yazılanlardan korkmam beni işten mi atacaklar
• Hakkınızdaki söylentilerden rahatsız oluyor musunuz?
- Hayır, olmuyorum. Allah insana dil vermiş, kemik vermemiş. Konuşanlar konuştuğu kadar konuşsun. Ben size açıkça söyleyeyim. Ben bütün bunlara gülüyorum. Geçmiş askerliğimden çekinmiyorum. Bazı insanlar medyada yazılanlardan rahatsız olur. Ben rahatsız olmuyorum, çekinmiyorum. Neden çekineyim, beni işten mi atacaklar? .
• Çok kısa sürede ve genç yaşta bu kadar zengilik elde edilince hakkınızda bu tür söylentilerin çıkması bir açıdan da doğal değil mi?
- Hayır değil, 20 yıl çok uzun değil belki ama çok kısa da değil. Henry Ford, 5 yılda dünyanın en büyük otomobil sanayicisi oldu. Bizim işimiz de bir anlamda sanayicilik.
• Peki bu söylentiler, kıskançlık mı?
- Bence daha çok, ‘çok bilmişlik’. Kıskanacak birşey yok ki, benim durumumda. Biz daha Türkiye’den bir sent para kazanmadık. Halen yatırım yapıyoruz.
Çalışanlara her yıl yüzde 15 zam
• Web sitenizde üstün hizmet madalyası alanları ilan etmişsiniz. Tam olarak nasıl bir uygulama bu?
- Şirkette 5 yılını dolduran arkadaşları ödüllendirdiğimiz bir sistemimiz var. İyi performans gösteren arkadaşlara, ‘üstün hizmet madalyası’ ve ‘altın madalya’ veriyoruz. Bu madalyaları alanlar emekli olduktan sonra da devletin bağladığı maaşın yanında, en son aldıkları maaş üzerinden bizden de emekli maaşı alıyorlar. Bir de bu arkadaşlar çalıştıkları sürece her yıl yüzde 15 zam alıyorlar. Öldükten sonra da ailesi emekli maaşını almaya devam ediyor. Eski Sovyetler Birliği’nden gelen bir alışkanlık.
Azerbaycan’ın Sütaş’ıyız, getirebiliriz
• Türkiye dışındaki işlerinizden söz eder misiniz?
- Her ülkede aşağı yukarı aynı alanda faaliyet gösteriyoruz, gemi taşımacılığı, enerji. Ancak Azerbaycan’da farklı bir işte daha varız; gıdada orada çok büyüğüz. PalSüt diye bir markamız var. Azerbaycan’da yüzde 65 pazar payına sahibiz. Azerbaycan’ın Sütaş’ı gibiyiz. Bu işi Türkiye’ye getirebiliriz. Ben o işten çok zevk alıyorum. Çok seviyorum. 6 yıllık bir şirket Palsüt ve çok başarılı oldu. Üst yönetimin hepsi Türkiye’den. Pınar’dan, Ülker’den, Sütaş’tan çok adam kaçırdık (aldık). Burdan en iyileri götürdük, onlar işi buraya getirdik. Azerbaycan’da devletin bu konuda çok teşvikleri vardı, biz de küçük çiftçilerin sütünü alarak bu işe başladık. Önceleri bir hayır işi olarak başladı, şimdi bir holding oldu.
Su üstünde ne iş varsa yaparız
• Başka sektörlerde de faaliyetleriniz var. Bunların grubun toplamı içindeki payı nedir?
- Turizm, inşaat, marinacılık bütün bunları yapıyoruz. Ama ana işimiz gemi taşımacılığı. Diğer işler toplamda faaliyetimizin yüzde 10-15’ini geçmez. Ana işimizden sapmayacağız. Ana işlerimiz, taşımacılık, enerji. Su üzerinde ne iş varsa görürüz. Denizle alakalı ne olursa yaparız. Petrol, gaz çıkarmadan, bunları taşımaya kadar. Şu anda zaten bütün bu servisleri yapıyoruz. Ama kârlı her işe de para yatırırız. İstanbul’da örneğin, güzel bir otel yaptık. Güzel bir yer bulursak, bir otel daha yaparız. Bodrum’da otelimiz var, bir tane de marinada yapılıyor şu an. Türkiye’de konsorsiyumlarla liman ihalelerine girebiliriz.
Kaynak: Hürriyet
