• BIST 9652
  • Altın 2960.569
  • Dolar 34.6806
  • Euro 36.7281
  • İstanbul 11 °C
  • Ankara 3 °C

Geleceği görün

Ali Osman ULUSOY

ÜLKEMİZ, Avrupa Birliği’ne katılım için çok öncelerde müracaat etti.  Hemen hemen 60 yıllık bir mücadele bu! Geçen dönemde bazı fırsatlar kaçırıldı.

 

AB’yi anlamayan bazı kişilerin yarattığı gerekçeler, bizi çok geciktirdi. Son dönemde atılan hızlı adımlar sayesinde açık kapatılmaya çalışıldı. AKP hükûmeti’nin bu dönemde de “etkili adımlar” atmasını umuyor ve bekliyoruz.

 

Bu arada şunu hemen belirteyim:

 

AB’nin farklı, bizim farklı doğrularımız olan konularda, onları ikna edip bizimkini tüm Avrupa’ya uygulatma şansınız az da olsa var.

Bunun dışında; esas olarak biz, onlara uyacağız.

Bu nedenle AB’nin yaptıklarına kızmaya gerek yok.

Eğer oraya girmeyi istiyorsak, mutlaka oranın şartlarına uyacağız.

Meşhur bir sözdür: Briç kulübünde pişpirik oynanmaz, oynatmazlar.

Briç kulübüne girmek isteyen, orada briç oynamayı ya da en azından pişpirik oynamamayı kabul etmek zorunda.

 

Bunu, pişpirik oynama hakkının kaybı olarak görenler, pişpirik kulübüne girip; bu hakkı kullanabilir.

Avrupa Birliği, taşımacılara ne kazandırabilir? İyi yaptığımızı düşündüğümüz bu işi Avrupa’da da yapabiliriz. Avrupa’ya açılınca yurdumuzdaki âtıl kapasite ve yıkıcı rekâbet azalır, işler iyileşir.

Yurtdışından araç alımı, yurtdışına araç satımı kolaylaşır. İşsiz kalan çalışanlar, yurtdışında da iş bulabilir.

 

En önemli fayda da, doğruların belirlenmesinde olur. şimdi bir çok konunun doğrusunu arıyor, tartışıp duruyoruz.

Bunlar bitecek.

AB’nin doğrusu, bizim de doğrumuz olacak.

Belirttiğim gibi bunu yanlış bulsak da doğru kabul edeceğiz.

Peki olumsuzluklar?

En önemlisi, rekâbetin artacak olması.

Son yıllarda zaten hâkim olan rekâbet, daha da artacak.

Serbest piyasaya ve rekâbete aykırı düşüncelerin hiç şansı kalmayacak.

Bunu AB daha şimdiden şart görüyor.

Beğenmeseniz de bu olacak.

Bu da plâna, bilgiye dayanmayan iş yapanları daha da zora sokacak.

Zaten şimdiden işimizi oldukça zorlaştırdı bile.

Yaptığımız işlerden eskisi kadar para kazanamayışımızın esas nedeni de, mevcut rekâbet düzeni...

Bunu görmek ve gereksiz yere başka mazeretlere sığınmamak gerekiyor.

 Artık eskiden olduğu gibi firmaların, derneklerin, valiliklerin hatta bakanlığın fiyatları belirleme ya da sınırlama hakkı yok. Bu da günden güne rekâbeti artırıyor, gelirleri azaltıyor.

Bir şey alırken faydalandığımız rekâbet, satarken zarar veriyor.

Yeni dönemde yeni rakiplerimiz de olabilir. Biz deneyimlerimize güvenirken, yabancılar da sermaye güçlerine ve eğitimlerine güvenerek bize rakip olabilirler. Peşinen söylemek kolay değil; kimin, ne kadar başarılı olacağını...

Bir de şu var:

Taşımacılar ya da başkaları AB’ye girmekten zarar görüyor olabilirler.

Bunların itirazları pek işe yaramıyor.

Zira ülke olarak büyük bir çoğunlukla AB’ye girmeye karar verdik.

Üstelik pek dönüşü de yok.

Onun için bunun iyi ya da kötü oluşunu tartışmayı bırakıp, olduğunu kabul etmek ve buna göre hazırlanmak gerekiyor.

Sular yukarıya doğru, zaman geçmişe doğru akmıyor.

Geleceğe bakın ve geleceği düşünüp hazırlanın.

Gerisi boş!..

Bu yazı toplam 691067 defa okunmuştur.
Yorumlar
sdü yalvaç
26 Kasım 2010 Cuma 22:29
ulusoy yalvaç
sayın ali osman ulusoy yalvaça yazıhane açağınızı duyduk bu konuyu biraz hızlandırırsanız sevinecez
78.160.195.58
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Ulaştırma | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim