AB sürecinde denizcilik sektörü hız kesmedi
Ekim 2009 ile Ekim 2010 arasında Türkiye’nin AB sürecinde yaptığı ilerlemeleri değerlendiren AB İlerleme Raporu 9 Kasım 2010 tarihinde yayımlandı.
Raporda Türkiye’ye yönelik eleştiriler olmakla birlikte, denizcilik sektörünün krize rağmen ilerleme kaydettiği ortaya çıktı. Rapor, AB Komisyonu tarafından konsey ve parlamentonun Türkiye’nin AB süreci hakkında düzenli olarak bilgilendirilmesi amacıyla yıllık olarak hazırlanıyor. Komisyon bu raporlarda, rapor dönemindeki gelişmeleri vurgulamanın yanı sıra, AB müktesebatına uyum ve idari kapasitenin geliştirilmesi ile ilgili olarak genel ve fasıllar bazında gelinen noktayı ve ileriye dönük beklentilerini ifade etmektedir.
Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri 33 başlıkta ele alınmaktadır. Müzakerelerin başlatıldığı 2005 yılından bu yana 13 müzakere başlığı açılmış, bir başlık geçici olarak kapatılmış ve 8 başlıkta müzakerelere başlanmasının ön şartı olarak açılış kriterleri belirlenmiştir. İlerlemelerin değerlendirildiği dönemde ise çevre ve gıda güvenliği olmak üzere iki başlık açılmıştır. 11 Aralık 2006’da Türkiye’nin Ortaklık Anlaşması’nın Ek Protokolü’nü tam olarak uygulamaması gerekçesi ile Türkiye yükümlülüklerini yerine getirinceye kadar sekiz müzakere başlığının açılmayacağı ve hiçbir başlığın geçici olarak kapanamayacağı kararlaştırılmıştır. Denizcilik konularının büyük oranda yar aldığı “Taşımacılık Politikası” bu kapsamdaki başlıklardan biridir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde kayıtlı olan ya da son uğradığı liman Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde olan gemiler ve uçaklar tarafından taşınan malların serbest dolaşımına yönelik kısıtlamalar yürürlükte kaldığı sürece, Türkiye bu başlığa ilişkin AB müktesebatını tam olarak uygulamış kabul edilmeyecektir.
2010 AB sürecinde denizcilik sektörü neler yaptı?
Denizciliğimizin önemli gündemi olan AB sürecinde 2010 yılında önemli bir gelişme kaydedilmedi ancak denizcilik idaresi ve sektör tarafından AB müktesebat ve uygulamalarına uyum amacıyla birçok faaliyet gerçekleştirilerek, kayıp zaman olmaktan çıkarıldı. Bu kapsamda; deniz emniyetinin vazgeçilmez unsuru olan teknoloji destekli deniz trafiği izleme sistemlerinin deniz trafiğinin yoğun olduğu üç deniz alanımızda da kurulması yönünde somut adımlar Denizcilik Müsteşarlığı tarafından atıldı. Ayrıca; deniz kazalarının ciddi tehdit oluşturduğu denizlerimizde kazalardan kaynaklanan petrol ve diğer zararlı maddelerle kirlenmeye müdahale amaçları için ulusal, bölgesel ve kıyı tesisi planlarının hazırlanmış olması, deniz çevresinin korunması için büyük bir adım oluşturdu. Bu dönemde denizcilik sektörü de AB müktesebatına uyum için yürürlüğe giren birçok ulusal mevzuatı uygulamaya başladı. Ciddi idari ve mali külfet yaratan bu uygulamaların mali kriz dönemine rastlaması, denizcilik sektörünün daha fazla fedakarlık göstermesini gerektirdi.
2010 yılında Denizcilik Müsteşarlığı tarafından yürütülen “Türk Denizcilik İdaresi İçin Proje Portföyü Oluşturulması” AB Projesi altında, denizciliğimizin AB sürecinde 2015 yılına kadar uygulayacağı strateji belirlenerek, buna yönelik eylem planı hazırlandı. Bu dönemde AB’ye uyum için AB fonlarından yararlanarak uygulanacak proje portföyü hazırlandı. Bu kapsamda; tehlikeli yüklerin deniz yolu ile taşınması için gerekli mevzuat ve uygulamaların belirlenmesi, petrol ve diğer zararlı maddelerle deniz kirliliğine müdahale altyapısının oluşturulması, deniz kazalarının araştırılması konusundaki idari kapasitemizin geliştirilmesi, gemi kaynaklı hava kirliliği mevzuat ve uygulamalarımızın MARPOL Ek-VI hükümlerini karşılayacak şekilde geliştirilmesi ve gemi adamları eğitimi konusundaki teknik kapasitemizin artırılması yönünde AB projelerinin 2015 yılına kadar uygulanması planlandı.
Kaynak: Kara&Deniz Gazetesi
