• BIST 9915.62
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 26 °C

Paksoy: Rotayı, gelen alıcı belirleyecek

Paksoy: Rotayı, gelen alıcı belirleyecek
Denizcilikle alakalı her işi yapacak güce sahip bir şirket İDO. Kruvaziyer gemi bile işletebilir. Gelen alıcı denizcilikle ilgili ne düşünürse, rotayı istediği yöne çevirebilir.

Paksoy: Rotayı, gelen alıcı belirleyecek

Denizcilikle alakalı her işi yapacak güce sahip bir şirket İDO. Kruvaziyer gemi bile işletebilir. Gelen alıcı denizcilikle ilgili ne düşünürse, rotayı istediği yöne çevirebilir.

Şehir Hatları'nın ayrılmasından sonra 33 iskelede ve 18 hatta 10 hızlı feribot, 25 deniz otobüsü, 17 araba vapuru ile hizmet veren İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO), “EFQM Mükemmellik Modeli” kriterlerine göre Ulusal Kalite Büyük Ödülü’nü almaya hak kazanarak, bir kamu şirketinin de bu ödülü alabileceğini kanıtladı. Diğer kamu kuruluşlarına da örnek olan İDO, şimdi de özelleştirme yolunda emin adımlarla ilerliyor. İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy ile İDO’nun kalite yolculuğunu ve özelleştirme sürecini konuştuk.

Biz bir takımız

Bizim artık bir yönetim sistematiğimiz var ve bunlar ihtiyaçlarla ortaya çıkıyor diyen Ahmet Paksoy, fiziksel büyümesinin yanında İDO’nun, zihinsel gelişimini de tamamlamaya yöneldiğini vurguladı. Bir taraftan gemi yaparken, diğer taraftan yönetim sistematiğini de geliştirdiklerini belirten Paksoy, işimizi daha iyi yapmak, fırsatları daha iyi görmek, projeleri geliştirmek ve işbirliklerini artırmak adına bir yönetim sistematiği elde ettiklerini söyledi.

Ahmet Paksoy şunları kaydetti:

Şu anda bizim Yönetim Sistematiği Kurulumuz var. Herkesi yönetime katarız. Yıllık planımızı ve bütçemizi yaparken, önce mevcut durum analizleri yapıyoruz. Anketlerden beklentileri görüyor, önerileri çıkarıyoruz. İDO deyince her ne kadar biz ön tarafta görülsek bile, Ulaştırma Bakanımız ve belediye başkanımızla birlikte çalışıyoruz. Bize verilen merkezi bir destek ve çok iyi yetişmiş bir ekibimiz var. Bizim yaptığımız bir takım olarak çalışmak.

Özelleştirmeden sonra İDO dünyaya açılacak

Özelleştirme ile ilgili süreci ve özelleştirmeden sonraki beklentilerini sorduğumuzda Ahmet Paksoy, özelleştirmeden sonra İDO’nun dünyaya açılacağını ve Marmara’da farklı taşımacılık alanlarına yöneleceğini düşündüğünü vurguladı ve şunları söyledi:

“Belediye meclisimizin aldığı kararla Mayıs ayında özelleşme sürecine başladık. Bu süreçte, belediye meclisinden blok satış kararı çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce takip edilen bir süreçti bu. O zaman ticari kaygıya bakmadan, önce kent içi ulaşım dediğimiz kamu tarafını ayırma düşüncesine yöneldik. Özelleştirme sürecini beklemeden de şehir hatlarının ayrılma sürecine girdik. Özelleştirme sürecine aslında İDO’nun sunduğu hizmet kalitesi, yolcuya sağladığı avantajların hiçbir şekilde kaybolmayacağını bilerek başladık. İyi çalışan, kurumsal altyapısı oturmuş, yıllardır benimsenmiş alışkanlıklar var. Özelleştirme süreci ile birlikte öncelikle hizmet kalitesi artacaktır. Belki hizmete yeni hatlar da girecek, yeni yatırımlar yapılacak. Özelleştirmeden sonra İDO’nun artık dünyaya açılacağını, Marmara’da farklı taşımacılık alanlarına gireceğini düşünüyorum. Çünkü bu şirket bir denizcilik şirketi, dolayısıyla denizcilik knowhow’ına sahip, ciddi bir ekip var filoda. Yetenekli, deneyimli, çok güçlü yönetim ve mühendislik altyapısına sahip, turizm yönü de güçlendirilmiş, bu konuda da alt yapısı olan bir şirket. Hem karada, hem de denizde mühendislik alt yapısına sahip bir şirket ne demektir? Dünyanın her yerinde, her denizinde her alanında, istenilen her türlü deniz aracı yapabilecek, tasarlayabilecek, beklentileri karşılayacak, terzi gibi üzerine uygun elbise dikebilecek bilgiye, kara ve deniz ağına sahip bir şirket demektir”.

Şirketin hikayesini alıcı yazacak

Bizim görevimiz bu şirketi iyi yönetmek diyen Ahmet Paksoy, belediyenin aldığı kararı doğru şekilde sonuçlandırmak istediklerini vurguladı. Şirketi bu duruma belediyenin getirdiğini, yıllarca yatırım yapıldığını söyleyen Paksoy, “Biz yüzde yüz belediyeye ait bu şirketten finansal bir kar elde edip, yine bu finansal karı İstanbul için kullanmak istiyoruz” dedi. Özelleştirme sürecinde kamu ve kültür tarafının korunduğunun altını çizen Ahmet Paksoy şöyle devam etti: “Özelleştirme sürecinde kamu ve kültür tarafı korundu. Kent içi ulaşımı ayırarak bir nevi kamunun beklentilerini ve kaygılarını kamu taşımacılığı yönünde gidermiş olduk. İDO artık şehirler arası taşıma ve turizm dediğimiz şehirlerarası taşımacılığı yerine getirecek. Böylece toplu ulaşımın dışındaki bölümleri özelleştirmiş oluyoruz. Bizi en çok mutlu eden şey kuruma olan ilgi. Yurt içinden bütün büyük firmaların ve dışarıdan finansal alıcıların bize ilgisini görüyoruz. Denizcilikle alakalı her işi yapacak güce sahip bir şirket İDO. Kruvaziyer gemi bile işletebilir. Gelen alıcı denizcilikle ilgili ne düşünürse, rotayı istediği yöne çevirebilir. Siz İDO’nun kârını cirosunu ölçebilirsiniz, ama ölçülemeyen bir değeri var. Yatırımcılar tarafından da görülen bu değer işte o entelektüel dediğimiz sermayedir, bilgi potansiyelidir. Kısacası İDO’nun gelecekle ilgili büyüme stratejisini kaldırabilecek bir alt yapısı var. Yani bu şirketin hikayesini alıcı yazacak”.

Şikayetin gereğini yerine getirme dönemindeyiz

İDO’nun kalite yolculuğu sürecini de konuştuğumuz Ahmet Paksoy, “Ödül aldık, bitti diyemezsiniz, marka süreci çok yorucu bir yoldur” diyerek konu ile ilgili düşüncelerini çok net bir söylemle ifade etti. Paksoy; “Her şeyi bitirdik, ödül aldık, mükemmeliz demiyoruz. Kurum olarak tavsiye alma becerisini çok iyi gösteriyoruz. Bardağa baktığımızda, boş tarafını da görüyoruz. Bugün yine yapmamız gereken işler var. Türkiye’nin en büyük şirketleri kalite ödülünü kaldırdı. Bir kamu şirketi olmasına rağmen İDO özel işletmelerle yarıştı. Biz kamuya örnek olduk. Bu sembolik ödül aslında İDO’nun değişim hikayesini ortaya koydu. Biz bir ekiple başarı elde ettik. İDO’da bir başarı varsa; hükümetin, başkanımızın çalışanımızın herkesin bir bütün halinde çalışmasından kaynaklanıyor. Aşağının sesine de kulak veriyoruz. Önemli olan onları dinlemek değil, bütünü tam görmek önemli. Dönem şikayet alma dönemi değil, dönem şikayetin gereğini yerine getirme dönemidir” şeklinde konuştu. Krizi iyi yöneten şirketlere bakıldığında bunların kurumsal yapısını tamamlamış şirketler olduğunu gördüğümüzü vurgulayan Ahmet Paksoy, “Eleştiri kaldırabilen, tavsiye alma yeteneği olan, süreç yönetimini iyi yapan kurumlar ayakta kalıyor ve gelişiyor” dedi.

İDO’nun önünde sınırsız bir dünya olduğunu belirten Paksoy, özelleştirmenin sonuçlanacağı tarih için de şunları söyledi:

“2011’in ikinci çeyreğinden önce bu süreç bitecek. Yeni yılla birlikte ihale sürecine girme şansımız olacak. Çalışmalar belediyemiz ve danışman firma tarafından yürütülüyor. 2012’ye yeni bir özelleştirmeyle girmiş olacağız”

Haber: Hakkı Şen-Kara&Deniz Gazetesi

www.UlasimOnline.Com

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Ulaştırma | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim