Sabancı TÜSİAD eleştirilerine yanıt verdi
Sabancı Holding Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, TÜSİAD'ın 28 Şubat döneminde demokratik açıdan iyi bir sınav vermediği yönündeki eleştirilere yanıt verdi.
Güler Sabancı, TÜSİAD’ın 28 Şubat tavrını eleştirenlere o dönem hazırlattıkları demokratikleşme raporunu hatırlatarak, “TÜSİAD Yönetim Kurulu, ülkedeki gidişatın, o zamanki karışıklığın farkına varmış, o dönem hiçbir sivil toplum örgütünün yapamayacağı bir şey yapmış ve bir demokratikleşme raporu yapmıştır. Geçmişin kaydını iyi tutmak lazım” dedi.
SABANCI Holding Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 28 Şubat döneminde demokratik açıdan iyi bir sınav vermediği yönündeki eleştirilere Washington’dan yanıt verdi.
Sabancı Üniversitesi ve Brookings Enstitüsü’nün ortaklaşa düzenlediği konferansa katılmak ve Boston’daki MIT ile toplantılar için ABD’de bulunan Sabancı, TÜSİAD’da yönetim kurulunda bulunduğu dönem (1994-96) Prof. Dr. Bülent Tanör’ün kaleme aldığı demokratikleşme raporunu hazırlattıklarını ve ailece Özdemir Sabancı’yı kaybettikleri halde başta amcası Sakıp Sabancı, rapordaki idamın kaldırılması maddesine destek verdiklerini söyledi. Sabancı, “Geçmişin kaydını iyi tutmak lazım” diyerek eleştirilere yanıt verdi. Sabancı şunları söyledi:
Genel Kurul’da sunuldu
“TÜSİAD’ın 1994-96 Yönetim Kurulu’nda Halis Komili başkan, ben başkanvekiliydim. Yönetim Kurulu’nda Can Paker vardı. Muharrem Kayhan vardı.
TÜSİAD’ın o yönetim kurulu, hatırlayacaksınız, “Türkiye’nin Demokratikleşme Perspektifleri” raporunu yaptı. Bizde her rapordan bir yönetim kurulu üyesi sorumlu olur. Can Paker sorumlu üyeydi. Ve o rapor 24 Ocak 1997’de TÜSİAD’ın Genel Kurulu’nda sunuldu.
Yönetim kurulu bağlar
Buna karşı olan, farklı görüşte olan TÜSİAD üyelerimiz de vardı. Ama ben bir kaydı düzeltmek istiyorum. Şunu çok yapıyoruz Türkiye’de çok karıştırıyoruz. TÜSİAD öyleydi, böyleydi değil. TÜSİAD’ın o gün 250 üyesi vardı, bugün 600 üyesi var.
TÜSİAD bir siyasi parti değil. Dolayısıyla herkes aynı şeyi düşünecek diye bir şey yok. Herkesin ayrı fikri var. Ayrı görüşü var. Ama TÜSİAD’ın seçilmiş bir yönetim kurulu var. TÜSİAD’ı bağlayan, yönetim kurulunun sözü, çalışmalarıdır.
İlk Sakıp Sabancı konuştu
TÜSİAD Yönetim Kurulu, ülkedeki gidişatın, o zamanki karışıklığın farkına varmış, o dönem hiçbir sivil toplum örgütünün yapamayacağı bir şey yapmış ve bir demokratikleşme raporu yapmıştır.
Bu rapor o genel kurulda sunulmuştur ve konuşma için ilk kürsüye çıkan rahmetli Sakıp Sabancı olmuştur. Ve Sakıp Sabancı demiştir ki, ‘Arkadaşlar tek tek hepinizin farklı görüşü olabilir. Ama bizim seçilmiş bir yönetim kurulumuz var.
Arkadaşlar öngörmüşler, çalışmışlar, ortaya ilerici bir rapor koymuşlar. Ülkenin önünü açacak bir rapor. Hepimize bunu desteklemek düşer.’
Önemli bir iş yapmıştı
Kurumlarla kişileri çok karıştırıyoruz. Şimdi üniversitede de karıştırılıyor. Bir öğretim üyesinin görüşü Sabancı Üniversitesi’nin görüşü sayılıyor. Sabancı Üniversitesi’nin görüşü olamaz. Öğretim üyelerimizin tek tek görüşleri olur.
Bakın TÜSİAD için söylediğimin tam tersini söylüyorum üniversite için. ‘Bunları birbirine karıştırmamalı’ diyorum. Geçmişin kaydını iyi tutmak lazım. Hepimiz görevliydik ve TÜSİAD önemli bir iş yapmıştı. Kolay da değildi. ‘TÜSİAD o süreçte neredeydi’ diye farklı bir algı var.
O zamanlarda görev yapmış birisi olarak nerede olduğumuzu söylüyorum. Sakıp Bey’in ne dediğini hatırlıyorum. Hepimizin farklı görüşü olabilir kardeşim. Ama hepimiz bir yerinden çekersek doğruyu bulamayız.”
Evrensel doğruya gitmeliyiz
SABANCI Holding Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Türkiye yine önemli bir dönemden geçiyor” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yeni bir Anayasa yapacağız. Burada da Sayın Cumhurbaşkanı-mızın geçen gün söyledikleri hepimize rehber olmalı. Burada da aynı şey geçerli. Bir örnek vereceğim. O demokratikleşme raporunun içinde yazar. ‘İdam cezası kaldırılsın’ denmiştir.
Biz ailecek Özdemir Sabancı’yı kaybetmiştik. Sakıp Bey ona rağmen o rapora, destek verdi. Meseleyi herkes kendine göre çekerse doğruyu bulamayız. Anayasa da da öyle. Evrensel doğruya gitmeliyiz.”
